26 Kasım 2018 Pazartesi

Uydurmuyorum



73.

Yenibosna - Taksim.

Akşamüstü.

Herkes mi sözleşmiş olarak bu otobüse binmiş bilmiyorum ama burada nefes almak gerçekten bir solunum cihazı gerektiriyor. Tekerli tabutu içten kuşatmış ordu oldukça kalabalık. Hepimiz hazırolda gidiyoruz. Otobüsteki ekranda rahatsız edici içerikler oynatılıyor. Alt geçitte, iki yana dizilmiş bisikletçi dükkanları içindeki duraklar, Pertevniyal Lisesi'nin gurur tablosu, tramvay yolu falan filan derken Aksaray'ı geçiyoruz. Hemen sol çaprazımda duran iki lavuk, son yıllarda artan Arap popülasyonu üzerine konuşuyorlar. Mesele artık her dükkan tabelasına Arapça eklemeler yapılması üzerine geliyor. Çocukların teki “sevaba giriyoruz,” diyor, “düşünsene burada savaş çıkmış ve Yunanistan'a gitmişiz. Türkçe tabelalar görmek istersin değil mi? Hayatımızı kolaylaştırmaz mı?” Ömrü hayatımda duyduğum en idiotça analojiyi yapan çocuğu tebrik edesim geliyor. “Afedersin,” diye lafa giriyorum. "Fikirlerinden bayağı etkilendim. Yıllarca birlikte yaşadığımız milyonlarca Kürt için de tabelalar bir gün yapılır umarım."

"O ikisi aynı şey değil,” diyor işgüzar pezevenk. Sonra bana, Kürtçe'nin, 60'lı yılların sonunda CIA eliyle vatanımızı bölmek için tamamiyle uydurulmuş sahte yapay bir dil olduğundan bahsediyor. Konuyu teröre getiriyor. "Araplar devlete kurşun sıkmıyor," diyor. Ve Haseki Durağı'nda inerlerken, saygıdeğer dilbilimcimiz bana kızıyor. "Biraz oku araştır arkadaşım, her duyduğuna inanma," diyor.

"Yoksa senin gibi zayıf gençleri kandırıp kullanırlar," diyor.

Otobüsten iniyorlar. Arkalarından bakıyorum.

Durağın arkasındaki büfede tavuk döner hâlâ 5 lira.


Volkan Yalçın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Her Şeye Yeniden Başlamak Mümkün Mü?

arzın merkezinden başlayarak senin merkezinden, ilk öptüğümden nefes suyundan ağaçların ayaklandığı yerden konuşurken uzayan boşluklarda...