25 Mart 2019 Pazartesi

tütün iklimi

dem
oturmuş
tütünümün en zifir noktasına da
bulmuş kendini..
çektikçe
ciğerlerimin bir nefes altında
bir sızı büyür,
soluğumda uzar sancısı..

tutup
bir şarkının en olmadık yerinde
bir şairi öperim…
kaleminden damlayan mürekkebin
en kan kızılı,
en sığınaksız, en acı dizesinden…
dudağımda sigara yanıkları..

parmaklarım
sayfa aralarında kalem telaşında,
çalakalem bir nehir akıntısı..
dinmek bilmez bir isyan..

bilrim,
tütün iklimidir bu,
bir sarıdan
diğer sarıya göç eden..
bıyıklarımda,
parmak uçlarımda demini bırakan..

solgun yüzlü ağaçlar
iklimidir bu,
yapraklarından koparak ayrılan…
bırakmak için
yaprağını dalında,
kendini gövdesiyle savuran..

doğurgan anaların yüreği
                               çocuğunu…
sıradağlar heybeti
                               eşkıyasını…
                                                           yitirmiş..


yunus emre suci

17 Mart 2019 Pazar

Felsefik Rastlantı

kendi kendini kuran bir çalar saat gibiyim
hiçbir başucuna yakışmıyorum

takvimler! yapraklarını tükürür gibi savuruyorlar
ne bi’ kış ne bi’ ilkbahar ne bi’ yaz ne de sonbahar
her şey eskimiş bir tuvalde, her yerde bin tablo, herkeste bin bir yüz
yüzümde uslanmayan barikatlar
elimi cebime atıp da–
eve ekmek götüremeyeceğimi anlayana kadar
: korkum yok! yılgınlığım yok! derdim - tasam yok! aslında

oysa mürekkep yaladım –ben de
okullardan, sıra dayaklarından, bozuk yollardan geçtim! de büyüdüm
üstüne üstlük yamalı bir ülke büyüttüm kalbimde –kanadı kırık bir kurşun
müfredat dışı, çalakalem duvar yazıları

bir hamal gibi taşıdım –içimdeki cesedi
annem! öfkeme Anka Kuşu deyinceye kadar

bir samuray gibi çektim kılıcımı
ve yin - yang’ımın ortasına sapladım

‘her iyinin içinde bir kötü
her kötünün içinde bir iyi’
         
                                           –derken

kendimde sana rastladım


çağın özbilgi

13 Mart 2019 Çarşamba

Zehir ülkenin çorak toprağı
Bu mührü alın
Hemen alın ellerimden
Ben padişahlık ederken
Çocukları üzersem...
Yıktığın gürül gürül akan
Neşeli ömrün şakakları
Yakında çok nasihat çok basiret
Hep haklı olmak için lime lime
Bölük bölük
Delik ve deşik insan soyları...
3 kuşu vuran tek taşın
Şairlik yanı,
Tek taş için
3 kuşu harcayan ise
Cümle alayı...

Sarahatun Demir

11 Mart 2019 Pazartesi

Önceki Soruları Yükle


Naber? İyi. Naber lan? Aynı. Naber abi? Fena değil. Naber? Bilmem. N'apıyorsun? Hiç. Ne var ne yok? Aynı. N'apıyorsun? Dolanıyorum. Peyote'ye gidelim mi? Olur. Ketçap, mayonez? Az az. Yeşillik olsun mu? Lütfen. Radiohead açayım mı? Hayır. Soldaki sen misin? Evet. Şiir sever misin? Bazen. Greenpeace'e destek olmak ister misiniz? Hayır. British English ile İngilizce eğitim düşünür müyüz? Nein. Bunu yaparken hiç utanmadın mı? Hayır. Afedersiniz bir liranız var mı acaba? Evet. Sigara içsem rahatsız olur musun? Hayır. Başka bir şey içsem rahatsız olur musun? Hayır. Mabel Matiz açsam rahatsız olur musun? Evet. Ceylan Ertem? Yapma. Ben seni nerden tanıyorum? Bilmem. Hiç Adana'lıya benzemiyorsun? Üzgünüm. Kirayı yatırdın mı? Hayır. Ama kardeş, biz böyle mi konuşmuştuk? Sanmıyorum. Nasıl olcak peki? Bilmem. Alo Elmadağ Hukuk Bürosu'ndan arıyorum Volkan Bey ile mi görüşüyorum? Hı hı. Kilo mu verdin? Galiba. Uyandırdım mı? Evet. Sıkıldın mı? Çok. Sıkıldıysan kalkalım? Olur. Denemek ister misin? Evet. Favori sanatçın kim? Muhammed. Yoldayım bir şey lazım mı? Mançiz. Koal? Olur. Kaç lira ateşleyebilirsin? 20. Ateşin var mı? Olması lazım. Fazla sakızın var mı? Olması lazım. Uykun mu geldi? Hayır. V-pills penis büyütücü ile penisinizi üç ayda tam beş santim büyütmek ister misiniz? Hayır. Bizimle çalışmak ister misiniz? Hayır. Kafanda ne var? Hiç. Geleceğe dair? Hiç. Sizin bölüm mezunları hangi alanlarda çalışabiliyor? Bilmem. O n'apıyor? Bilmem. Görüşüyor musunuz? Hayır. İstanbul'da mı? Bilmem. Hayatta mı? Bilmem. Hayatta olduğunu biliyor mu? Bilmem. Özlüyor musun peki? Bazı geceler. Para üstü alamayan var mı? Ben. Aramızdan birini öldürmek istersen kimi öldürürdün? Seni. Attığım senaryoya bakabildin mi? Henüz değil. Uyumazsan beni sabah 7 gibi uyandırabilir misin? Tamam.

Çıkıyor musun? Evet.
Nereye? Dışarı.


Volkan Yalçın

9 Mart 2019 Cumartesi

Biraz Daha Sıkarsam Muştayı

avuçlarım hors sevgilim fakat no'one knows
kılıçlarımı biledim rahat gezelim diye caddelerde
bir lamba bile yoktu belediye arabalar alıyor
annem sabah o caddede yemenîler satıyor
gözlerim ufuk sevgilim kirpiklerim orman
neden bir konak var üzerinde sevgilim no'one knows
when you touch my chest sevgilim ona
çeyrek kala tam
dokuz kırkaltı orda büyükçe bir daisy grows
biraz daha sıkarsam muştayı avuçlarım kanayacak
ama sevgilim bu sokağa biraz lamba gerekir
niye ayırsın ki musa bizi nil'e de hiç benzemeyiz
biz sadece akarız sevgilim this is madness
cennete beş basamak uzaklıklarda öldüm ben
üst katımda sen uyuyordun bizi boticelliler çiziyordu
karanlık ve allahsız sokaklardan geçerken biz
this is madness varoluşun en güzeli kollarımı sıkıyordu
sen anlıyorsun diye güzel değil bu kainat-ı ekber
anlamak yetmiyor bilmeye sevgilim meryem'i dinle
öldüremezler sırf değiyor diye dilim diline
konuşmuyoruz diye bize lal diyemezler
avuçlarım takograf ki kaydeder kilometreleri
vitesim sekize kadar yükselir it sounds awkward
tek başıma yeterim kainatın midesini gıdıklamaya
artık sen ne sigara verirsen içiyorum my holy award

bundan böyle benim göğsüm yemyeşil bir koru
bundan böyle benim dizim kıvrılmış bir körfez
koy bak kulağını birileri tıngırdatıyor tamburu
avuçlarım bir annenin avuçları bak mum dikiyor herkes
omzum bir babanın omzu, gözlerim abi gözü
o caddeden geçerken sırtımı yırtsaydın bir kez
ve içimden allah'ın ışıkları çıksaydı şiddetle ve grekçe
avuçlarım demirleri ala boyamazdı son kez
bir kusarsam dinyeper nehrini kusarım baştan başa
ima such a poor boy dualarım kabul bile olsa
ama bu kainat başıma sülfürlü yağmurlar da yağdırsa
sevgilim benim barakama allah katında gökdelen derler
üç kere ağzıma üç kere burnuma attığın bu yumruk
beni tarih sahnesinde asimetrik bileyler
abileriniz abi değil sizin biliyorum one hundred percent
sentetiği bırakın çeşme suyuna başlayın artık beyler
sen gelene kadar gülmüyordum ben bir kere bile
sen geldikten sonra ağzım kardeş oldu kulaklarımla
sonra ben geldim muştalarım ve beddualarımla
dirseklerim bir sahil şeridinin dirsekleri oh gosh
damarlarım bir denizden yeni çıkmış on kulaç
şimdi sokaklar aydınlanıyor içimizdekilerle
ve binlerce isa çıkıyor merdivenlerden cennete doğru
avuçlarım bunları duymasa bile~

Ozan R. Kartal

7 Mart 2019 Perşembe

İnat

Saatleri geçen gecelerde
yıldızların ya ortağı
ya da Spartaküs’üyüm
anlatırken nişancıyı
geyikler üzerinde tamamlamak hayatı
bir ihtimal ve imtihan
yazdım bir yere
nitelediğim sancı grevidir gökyüzünün.
işçilere lokavt denmez
kış en çok
yaz en az onların.

Açıklarım yalınayak çorbalarla
ölümün çizgi dragonlarını
ne yazık ki tabancalar kırılmaz
nihayet bir şehir güncesini çiçekler
temkini olduğum devletin suyuna giderim
sırtlan savunması gibi durduğum dünyada
ve yırtılmakta olan her kağıt içinde elbet onurludur aç kalmak.

Ben bir boşluğa sürekli mecburum
zayıfım üstelik
öksürsem kan doluşacak ağzıma.

Adem Üren

5 Mart 2019 Salı

Ellerine Bir Günü Bırakıp Giderken

Kalabalık caddelerde nazlanan telaşlı mesafeler, neyse ki kırılmış aşıkları barıştırmaya alışıktı.
Penceresinin mezarlığında karanfil ağırlayan her yüz, uzak türkülerde kararan bir gündüze karşılıktı.
Parçalanmış tüm resimler, şehrin damarlarına ılık bir rüzgâr gibi usulca sokuluyor,
Kokusunun gelgeçliğine hayıflanan gün, kirli pencerelerle oynaşan gölgelere karşılıktı.
Kulaklarına ıslık çalınmış yamalı bir gölle eski, buruk bir şarkıyı doyasıya konuştum,
Son yaz, ilk yağmur, ıslak ay ışığı, verandaya devrili bitip tükenmez bir enkaza karşılıktı.
İçlenmiş gül ağacının toprağına gömülen rüya, dallarında kırılan titrek mum ışığı ve ses,
Kirli öğle fincanlarında çürüyen çay, ıssız balkonlarda susup kederlenmeye karşılıktı.
Gölgesini kaygıyla gezdiren bir yürüyüş buldum, sararmış manzaraların dayanılmaz boşluğunda,
Ölmeye hazırlanan her yaprak, yollara uzanıp giden bir baharla el ele tutuşmaya karşılıktı.
Gittikçe seyrekleşen şu terk edilmiş gelgit, denizi her saat başı yeni bir uykuyla heceliyor,
Kendini mesafelerle deneyen giz, ince bir sitemle onarılmış bütün özlemlere karşılıktı.
Dünyayı hazmedemiyorum, kırlangıç sürülerinde kanatların göğe yükselişi, ılık kavaklık,
Bakışında gizlenen yaşlı orman, hüznün tablosuna ömür fısıldayan adımlarına karşılıktı.
Sözünü hiç konuşmayacak bir dudağa bağışlamış bu yaralı mevsimi sev, içlenerek büyü,
Başını okşadığımız yüreği ağrılı çocuklar, teni ıskalayan kar tanelerinin yalnızlığına karşılıktı.
Sonrası adımız daha bir kalabalık, zamanın bulanıklaştırdığı belirsiz kaygı, büyük aldanış,
Alelacele kurduğumuz bu dar konuşma, kendini durmadan yenileyen sonsuz bir uçuruma karşılıktı.
Uğur Demirkol

1 Mart 2019 Cuma

Bir Omuz Verelim

Hala suç planlarken
Dinleniyor muyum?
Bir bakmışım eşikte polisler
Tüm cinayetlerim çözülüyor öyle ki
Tutup da öldüremiyorum patronu içerde
Ağırlaşıyor cesedi gözümde
Tüm yük üzerimde taşıyamıyorum
Dinlenmekten yoruldum.

Dinlemeseler de duydukları kesin
Çünkü definemi öldürmedim
Onlarca suç üstü yedim
Eksilmedi cinnetim
O rutubetli, pis, o azmettirici dam
Ve aman allah içerdeki masumlardan
Salıverildim.

Yılların faziletinden de emin değilim
Bizi dize getirmekte kullandığı korkunç yöntemler sana bana mal oldu zahir
Ama kalabalığımızı tarif etmeye gelince hala biz
Birinci çoğul, rakipsiz zamir.

Peki böyle bir nefeslik mesafe
Kurum bağlamış sesimiz niye?
Biz her sabah ve dahi vardiyayla
Bir metaforik çukura ineriz, daha alçağı yok
Yüksekler çok uzak öyle ki
Görüp de indiremiyorum patronu içerde
Yaklaşıyor cesedi henüz öldürmediğimin
Dimdik bakıyor yüzüme, kör olsan
Kokusunda boğulursun.

Kanundan kaldı mı korkum, ölüm kokusu mu bu?
Biraz metan, bir nefeslik hürriyet
Biraz hayat biraz zaman kazandığım bu ocakta pişerse
Bir lokma meşru müdafaa etmez mi?
Canın aheste çıkması bu madenden
Yani hiçbirimizin canlı çıkamayacağı bu yerden
Cinayeti hafifletmez mi?

Ağırlaştırıldı cezam
Çünkü suç işlerken dinleniyorum
Hakk'ın hesabını sordum
Cevabını dinlemiyorum
Emirlerini okudum, çiğnedim
Eksilmedi cennetim
Ona varlığımı müjdeleyen köstebek benim.

Hakkı verilmez-ödenmez
Alınır-satılırken gördüm
O ucuz ve pahalıyken, benim sabitti suçum
Bu yüzden kasten
Ona yokluğunu müjdeleyen peygamberim.
İçine diri diri gömüldüğüm devrimin
Definesi benim.

Melike ATA

Her Şeye Yeniden Başlamak Mümkün Mü?

arzın merkezinden başlayarak senin merkezinden, ilk öptüğümden nefes suyundan ağaçların ayaklandığı yerden konuşurken uzayan boşluklarda...