4 Ocak 2019 Cuma

Neden?

Neden o bara gitmiyoruz? Çünkü oranın sahibi Perinçek'e oy veriyor Çünkü dj lavuk sarhoş olduktan sonra balkan havası çalmaya başlıyor. Çünkü kapıdaki  aygırla hiç bir zaman yıldızım barışmadı. Çünkü bugün cumartesi -dışarı çıkasım yok.
Çünkü orası memlekete benziyor, adisyonda hep geçirmeye çalışıyorlar. Çünkü dün Eskişehir'deki eylemde bir kardeşimiz öldü, galiba inmem gereken yas durağını kaçırdım.
Samimiyetimle söylüyorum, bugün o bara gidemeyiz.
Çünkü bu gece yarısı dedemin silahıyla birilerini vurabilirim. Çünkü başaramayacağımdan emin olduğum otuz günlük içki detoksuna girdim. Çünkü  mobeselerden bize lanet akıyor. Çünkü GBT'mde sıkıntı çıkabilir. Çünkü heyet raporum iptal oldu. Çünkü mide krampımı tetikliyorsun- ki bunu bilsen, eminim çok hoşuna giderdi. Bugün olmaz. Çünkü bu gece, karanlıkta adım atabilmeyi öğrenebilmek için Uzmantv vidyolarını izleyeceğim.
Bu gece seninle o barda içmesek olur mu? Çünkü seninle içmek istemiyorum.
Beni hiç bu kadar sinirli görmüş müydün?  Korkma, mesele sen değilsin. Aslında biliyor musun, mesele sensin. İçimde her zaman varolma eğilimi gösteren zifiri boşluktan ibaretsin. Onlar gibisin, küfür gibisin, uyanıkken görmek zorunda kaldığım cami ve kışla toplumu gibisin.
Hem biliyor musun, şirkette beni herkes sever dediğinde sana içten içe çok gülmüştüm, çünkü şirketteki herkesin seni sevmesi için kaypak ya da götün teki olman lazım.
Pratikte evli bir kadın olduğunu öğrenince de çok gülmüştüm, çünkü profesyonel yalancılarda görülen on sekiz özelliğin çoğuna sahip değildin.
Geniş balkonlu bir evde oturma hayalini duyunca da çok gülmüştüm. Bunu ilk tanıştığımız o evin geniş balkonunda söylemiştin. Sarhoştun.
“Otuzuna geldiğimde arkama gururla bakmak istiyorum” dediğinde ise buna gerçekten gülmekten ölmüştüm. Çünkü seni tanıyordum.
Bazen, çizdiğin resimlere baktığımda renk körü olduğumu düşünüyorum. Telefonuna kurduğun alarmın iğrenç melodisinini de... O alarm bana bazı şeyleri hatırlatıyor: Bazı şarkıları aklından çıkarmanın vakti geldi.
Yeşil gömleğini hatırlıyorum. Kusmuğa bulanmış saçını da.
Acil serviste yediğin serumları hatırlıyorum. Dilediğin manasız özürleri.. Oval gam kümesini. Nemli dudakları. Naif erotik heyecanları. Kafayapıcı demir bibloyu. Test edilmiş kaknemliğini. İktidara gelince yasaklayacağın şeyleri. Ispanağa duyduğun akılalmaz hayranlığı. El kreminin kokusunu. Muhteşem bir senkronla birbirimize boyun eğdiğimizi. Hangi tekelin daha yakın olduğuna dair ödüllü münazaralarımızı. Kuşbakışını. At hırsızını. Peçete terörünü. Griye çevirdiğin bedeni. İlelebet payidar kalamayan hisleri. Ve bunun gibi mühim olmayan bir sürü detayı.
Boşver o bara gitmeyelim. Yapılacak daha güzel şeyler illa ki vardır. Bari bugün vahşete like atalım. Sahneyi başka açıdan çekelim. Neysek o olalım. Tutarsızlıklarımız listeleyelim. Narkotik serveti yağmalayalım. Olmaz olası ciğer ameliyatına girelim. Kedinin ahlağını çalalım. Köpeğin ahlağını çalalım. Ağaç şivesiyle konuşalım. Sokaklardaki mutlu boşlukları kapatalım.
Ama o mekana uğramayalım.
Barbar melekler peşimizden gelirse, erketeye ben yatarım.

Volkan Yalçın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Her Şeye Yeniden Başlamak Mümkün Mü?

arzın merkezinden başlayarak senin merkezinden, ilk öptüğümden nefes suyundan ağaçların ayaklandığı yerden konuşurken uzayan boşluklarda...