6 Ocak 2019 Pazar

Kale Burçlarından Sarkanların Hikâyesi


Bir yerlerde aslanlar dolaşıyor daha, bilmeden, aslan oldukları süre, güçsüzlük nedir.”
                                                                                               Rainer Maria Rilke – Duino Ağıtları

1.

Cemiyete gövde gösterisi tarzında beyaz bir gömlek dikiyorlar
“Ya aslan!” diyor daha ilk cümlesinde kaburgasını kaybeden bir ermiş;
“Ya aslan! Üvey cinayetlerin babası olmana çok az kaldı,
biraz dayan…”
Biraz kızıl bayraklar için kana bulanmış teşebbüsler var hayatında
Biraz kalınlaşan façalarına imza diye bakanların korkaklığı
Ah nasıl olurdu bıçakladığınla bıçaklandığını uç uca ekleyebilsen
Ne harika bir yarayla karşılardınız o muhteşem günü!
Ne intiharları sert alkollere gömerdi bu nadir demokrasi!
Şüpheye sebep olan narin ihanetlerini boşver şimdi
Tetik tutan parmağına şahit olsun yeter ki cüceleri kavuran o duman

Biliyorsun, sen de ağlayacaktın o kadını görünce
Eline sürdüğü kınaları bir bebek emzirir gibi durmadan okşayan.

2.

Kılıcını bilemen için sana taş getirdim
Ya aslan
Kılıcını bilemen için sana taş getirdim.
Öteye fırlatılmış bir entariyi incelikle kesmeyi
Eflatun seccadelere nakış diye mercekler dikmeyi
Kaybetmeye aşina fıtratın tatmin olsun diye
Nar’ı öp. Nar’ın saçlarını ör. Nar’ın memelerine yat. Nar’ı ak topuklarından yarat ki
Yer, sana kurban olsun ya aslan,
Yer sana kurban olsun ki,
Çakıl ve kanınla süsle bütün terk edenleri

3.

Şahit olurlar mıydı üç yerinden kırılmış bir kemiğe,
Kavga çıksın da ağabeylerimize ötelim dedikleri hadiselere bir de.

Teşekkürler  
Çiftli kağıtların becerisine herkes hayran olurdu o vakitler.
Üzümler usulca düşecekleri toprağa doğru yaklaşır
Dokunulmaz, ağlanır, çünkü bunun bir manası vardır.
Üst üste üç kere öpmeye kıyamadığın et,
Her seferinde ihanet
Her seferinde yanmasın diye endamını kullanır,
Bu aslında ayıptır.

Bazen eşkalleri mağrur adamların hisli nefesleri
Bazense itinayla iliklenmiş düğmeleriyle zaman biraderimiz
“ıhhh yapın zarbo geliyor” der, ve kapanırdı hadisemiz.

4.

Dediler,
“Piyasada mitralyöz kalmadı ya aslan,
Affetmek için pamuk, tiner ve yumurta poşeti kullanacağız…

İş ki, dumanı pırıl pırıl gözlerinle takip ettin,
Yaka paça bir aşkı terbiyesiz cümlelerinle faş ettin.
Halbuki gideydin,
Radikal bakışlarınla Antep yöresini bu kadar hırpalamayabilirdin.

Nar, kırık bir meyve dahi olsa ihtiyacından fazlasını yeme aslan.”

5.

Şehre yukarıdan bakıyorum.
Tecrübesi kederlerine tercüman şaşkın gerillalar diziliyor önüme
“Şüphe nedir?” diye soruyor bir kaçı.

 Durup cevap veriyorum.
 “Ya aslan,” diyorum, “çatılardaki bunca hüzün niye?”

Onur Güzeldiyar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Her Şeye Yeniden Başlamak Mümkün Mü?

arzın merkezinden başlayarak senin merkezinden, ilk öptüğümden nefes suyundan ağaçların ayaklandığı yerden konuşurken uzayan boşluklarda...