“Bir yerlerde
aslanlar dolaşıyor daha, bilmeden, aslan oldukları süre, güçsüzlük nedir.”
Rainer
Maria Rilke – Duino Ağıtları
1.
Cemiyete gövde gösterisi tarzında beyaz bir
gömlek dikiyorlar
“Ya aslan!” diyor daha ilk cümlesinde
kaburgasını kaybeden bir ermiş;
“Ya aslan! Üvey cinayetlerin babası olmana
çok az kaldı,
biraz dayan…”
Biraz kızıl bayraklar için kana bulanmış
teşebbüsler var hayatında
Biraz kalınlaşan façalarına imza diye
bakanların korkaklığı
Ah nasıl olurdu bıçakladığınla
bıçaklandığını uç uca ekleyebilsen
Ne harika bir yarayla karşılardınız o
muhteşem günü!
Ne intiharları sert alkollere gömerdi bu
nadir demokrasi!
Şüpheye sebep olan narin ihanetlerini
boşver şimdi
Tetik tutan parmağına şahit olsun yeter ki
cüceleri kavuran o duman
Biliyorsun, sen de ağlayacaktın o kadını
görünce
Eline sürdüğü kınaları bir bebek emzirir
gibi durmadan okşayan.
2.
Kılıcını bilemen için sana taş getirdim
Ya aslan
Kılıcını bilemen için sana taş getirdim.
Öteye fırlatılmış bir entariyi incelikle
kesmeyi
Eflatun seccadelere nakış diye mercekler
dikmeyi
Kaybetmeye aşina fıtratın tatmin olsun diye
Nar’ı öp. Nar’ın saçlarını ör. Nar’ın
memelerine yat. Nar’ı ak topuklarından yarat ki
Yer, sana kurban olsun ya aslan,
Yer sana kurban olsun ki,
Çakıl ve kanınla süsle bütün terk edenleri
3.
Şahit olurlar mıydı üç yerinden kırılmış
bir kemiğe,
Kavga çıksın da ağabeylerimize ötelim
dedikleri hadiselere bir de.
Teşekkürler
Çiftli kağıtların becerisine herkes hayran
olurdu o vakitler.
Üzümler usulca düşecekleri toprağa doğru
yaklaşır
Dokunulmaz, ağlanır, çünkü bunun bir manası
vardır.
Üst üste üç kere öpmeye kıyamadığın et,
Her seferinde ihanet
Her seferinde yanmasın diye endamını
kullanır,
Bu aslında ayıptır.
Bazen eşkalleri mağrur adamların hisli
nefesleri
Bazense itinayla iliklenmiş düğmeleriyle
zaman biraderimiz
“ıhhh yapın zarbo geliyor” der, ve
kapanırdı hadisemiz.
4.
Dediler,
“Piyasada mitralyöz kalmadı ya aslan,
Affetmek için pamuk, tiner ve yumurta
poşeti kullanacağız…
İş ki, dumanı pırıl pırıl gözlerinle takip
ettin,
Yaka paça bir aşkı terbiyesiz cümlelerinle
faş ettin.
Halbuki gideydin,
Radikal bakışlarınla Antep yöresini bu
kadar hırpalamayabilirdin.
Nar, kırık bir meyve dahi olsa ihtiyacından
fazlasını yeme aslan.”
5.
Şehre yukarıdan bakıyorum.
Tecrübesi kederlerine tercüman şaşkın
gerillalar diziliyor önüme
“Şüphe nedir?” diye soruyor bir kaçı.
Durup
cevap veriyorum.
“Ya
aslan,” diyorum, “çatılardaki bunca hüzün niye?”
Onur Güzeldiyar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder