23 Kasım 2018 Cuma

Lut ve Kavimler Göçü ya da Zamandan ve Mekandan Azade Bir Çaresizlik Hikayesi


“Böyle bize ne yaptın? Sana RAB’BİN “Bilme” dediğini bildin, hayatının zahmet ve eziyetini çoğalttın, günlerini saatlerini azalttın. Günah kapında pusuya yattı ve ağzını açıp seni yuttu. Sonun “Yanmak” ve “Ateş” olacak. Ey kardeşim, seni nasıl kurtarayım?”

Sevim Burak – Yanık Saraylar


1.

Bir fıtrat mucizesi olarak bahtsız doğan ömrüm için and olsun ki…

Önce aşağı sallanan bir iskelette gördüm suretimi
Sonra mor seccadelerde işmar edilen koyu bir lekeye dönüştü yüzüm sanki
Sanki beklermiş gibi amansız bir yumrukla parçalanacak olan göğüs kafesimi
İkiye ayrılmayı doğudan, intiharınsa leziz çekirdeğini emmeyi batıdan öğrendi…
Kimseye Ah etmediğim için toparlandı bu ayıkların sefil meclisi
Sen beni helak, ben seni isyan ile tehdit ettiğimden beri
Üç dağın esrarına bırakılan tebessüm,
karşı kıyıya oklarla taşıdığım vasiyetimin şarap kokacak ilk dizesi,
dut yaprağına söverek fısıldadığım ilk isim,
hayat adı verilen haysiyetsiz ve mutsuz geometri,
bu nasıl iştir cancağızım, bu ne tuhaf ahlak felsefesi
hangi kuşa “uç” desem önce itikadımı soruyor, sonra rezil yarasalara kurban ediyor kendini
ben yoruldum, bak sana ricacı oldum,
beni alıkoy, haddimi aşmaktan koru,
ya mağlubiyetimi ezeli kılacak bir müptezele dönüştür beni,
ya da dövüştür artık günahım ve şakaklarımla, tedbir için taşıdığım emaneti.

Benamus hayat!
İntiharı bir geçmiş olsun muharebesi sanan alçaklara inat
Muştayla, taşlarla ve kabzalarla parçalanan yüzüm için and olsun ki
Ey  ölü ete dahi titreme kabiliyeti veren vicdan azabı!
Aldırılmış çocuğunu alnından öptü de geldi bu kafir, hakkındır artık kemir beni.






                                              
2.

Mutsuzluğa memleket muamelesi yaptığımdan beri
Teşebbüsten korktum, sevmek hep utandırdı beni

El etmek haramdır gayrı
Kolumdaki kas, tükürdüğüm ilk erik çekirdeği,
Bana ilk kez kardeşlik eden babamın ziyan dölü!
O uzak rıhtıma baktığında ne gördün de,
Dönemeçler çalıntı kahkahalarına, duldaların kezzap temaslara hasıl oldu.
Kadınlar bana seslenirken korktu, ürktü,
Zira felek beni bir sırtlan, belki de yaşlanmış bir örümceğe dönüştürdü
Demiri lava dönüştüren ateş bile minnet etti,
-ki görsen kesin şaşırırdın cancağzım-
Mecali kalmayan bir gelin gibi nefes aldım,
Kolsuz kalmış bir savaşçıydım,
Yanık kokusunu nereden bildiğimi sordun, cevapladım

tiksindiğin solucana yem olduğunda, her şeyin bittiğinde dahi rezil olduğunda,
her dövüşü sen, her perişan ruhu yine sen bertaraf ettiğinde
göreceksin,
bir yarayı açar gibi tekerrür eden alkolik kayıklarla boylayacaksın denizi,
aybaşında yakaladığın her midye şehadetine zehir zemberek küfürlerle sokulacak,
tiryakisi olduğun avcılık bile sen ağlarken kana revan olacak,
anam anam diye dövünerek yücelttiğin ihanetleri boşver şimdi!

İşte şuracıkta duruyor rabbin temasa müsaade ettiği beden,
Al beni, etime haram muamelesi yapma artık,
Yazık ki Gepetto’nun ellerine sunulan nasır ve marifetten nasip almamış parmaklarım
Kirlerimse taşın ömrüne bereket sunuyor ve çaresizlik eğittiğim aslan gibi kükrüyor
Rabbim fısıldayarak tehlikeli bir sır sunuyor,

Şerre teslim olan muzip ve bahtsız kullarım, korkmayın,
İntiharı zanaat haline getiren siz değilsiniz,
İlk baltayı ilk kez ölüm için kullanan el üzerine yemin ederim ki
cümle aleme vahiy edilen bir kıyametle temizlenecek insanlık.











3.

Sanki ihtimal bile değildi sıkılan yumruğa rahatça sokulmak
Sanki adresi ben değildim ihanet için sokağa itilen tefecilerin
Çünkü ben bildim, çünkü ben çok kavga ettim










































4.

Mahalledeydim, dünya barışını yakalayamadım



Onur Güzeldiyar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Her Şeye Yeniden Başlamak Mümkün Mü?

arzın merkezinden başlayarak senin merkezinden, ilk öptüğümden nefes suyundan ağaçların ayaklandığı yerden konuşurken uzayan boşluklarda...