5 Şubat 2019 Salı

Vatan Yahut Silistre


Jeopolitik konumundan ötürü, aksi istikamet, Asya’yı Avrupa’ya bağlayan araziden yürüyorum. Zemin, kısa bir yürüyüşe henüz uygun. Yüzölçümü 783 bin 562 kilometrekare, kara parçasına kırmızı kutusunda plaket. Peri masallarından çıkmış gibi. Tam parmağımla işaret ettiğim yerde, işte şurada, peri kızı tecavüze uğruyor, uzun uzun binalar çevreliyor sokağı,  peri kızı, bu sahnede öldürülüyor. Binalardan bayraklar sarkıyor. Bugün, özel bir gün, belli. Peri kızının ölüsü dahi iştahları kabartıyor.

Medeniyetlere ev sahipliği etmiş, pek çoğunu geldiklerine pişman etmiş coğrafyanın yaşatıldığı kabarcıkların arasından yürüyorum. Towers dedikleri şey, aşağı yukarı bunlar oluyor. Günaşırı camları parlatılıyor, göz kamaştırıyorlar. Önlerinden, geçemezsiniz efendim, çekilin. Lütfen. İki blok ötede hava tam anlamıyla değişiyor. Hendekler kazılmış sokaklara. Burada biraz daha laubali ilişkiler. Gelip evinizin ortasına bokumu bırakabilirim. Ana dilinizde bana küfürler edin. Burada soğuk beş vakit hissediliyor. Sokaklarda hiç kimse yok. Yapıların dışarıdan harabe gibi göründüğüne de, üzerlerindeki mermi deliklerine de sakın aldanmayın. Bir arkadaşımdan, içlerinde çok lüx yaşantılar sürüldüğünü duymuştum. Şeytanın aklına gelmez.

Bu güzel ülkenin muhakkak bir yerlerine yerleşmeniz gerekiyor. Birkaç iyi emlakçı bu işlerle gönülden ilgileniyor zaten. Üç tarafı denizlerle çevrili. Emsali yok. Isıtması yok. Bir kere  bor madenlerimiz, kültürümüz..  Hızlı ilerlemiyoruz değil mi? Vaktimiz var daha. Dünya daha dönecek. Geçmişten bahsedelim daha çokça. Yoksa eğer, 4 yıl içerisinde muhakkak başıma bir şey geleceğini düşünüyorum,  silah atılmayan bir gün olacak mı acaba diye düşünüyorum.

Açılıp, bir tepenin üzerinden bakıyorum. Karnımın içinde bir huzursuzluk var. Ne kadar güzel heykeller bunlar, işlerin yolunda gitmediği bir gecede üstlerine kusmak isterim. Yıkın diktiğiniz heykellerimi. Şurada, kuzey tarafında ülkenin, parmağımla gösterdiğim yerde,  sanki çocuğun vücudunda morluklar var. Eroinman annesiyle beraber yaşıyor. Her gün, nereden bakılırsa, 40 liraya ihtiyaçları var. Babası konusu, birkaç belirsiz olasılıktan başka bir bok değil. Şu da olabilir, bu da olabilir. Oralarda, özellikle halkın iyiliği için güvenlik zafiyeti var.

İmamları camilerinin, gördüğüm en şakacıları bu koloninin. Cemaatimiz fark etmiyor ama Allahlık konularda en alaycı şakaları da onlar yapar. Hocam, Allaha ayıbın kralını onlar, mikrofonlarından yaparlar. Cemaatimiz için büyük bir felaket bu.

Tepede işler karıştı kontrgerilla, öz eleştirini ver gerilla, silahımı olduğum yere bırakıp, aşağı iniyorum. Söz gelişmekte olan yerlere doğru. Esas mayınlar buralarda diyorlar, ama dedektörü çalıştırmama izin vermiyorlar. IŞİD’e nasıl katılıyoruz? Formu nereye veriyoruz?

Kadıköy Rıhtım’da, gün gelecek, IŞİD’in de stant açacağını düşünüyorum. Sokağı dönünce bir İmza gününe rastlıyorum. Stantlarda sanat eserlerini imzalıyorlar. Martılara gemiden simit atıyorlar. Yavşaklık yapmayın, bir tepsi simidi, delikanlı gibi, martıların önüne bırakın artık. Sizi afişlerinizden takip ediyorum, her yeni bir afişte, nikotin reseptörlerim yeniden yeniden devreye giriyor, agresyon problemi yaşıyorum, hasta hissediyorum. Sahte bir mesih olarak birkaç video yayınlamak istiyorum. Volkan ben kamerayı kapat diyene kadar kapatma. İlan, ilan, ilan ediyorum. Ne olur, bana imzalarınızı verin, siktiğimin imzaları bana lazım. Bana stantlarınızın yerini söyleyin.

Mezozoik Dönem. Nalburlar artık balicilere bali vermiyor. Bir uçan kemirgen tarafından, yolda yürürken, ensemden tutulup kaçırılacağımı düşünmeye başladım. Bu son gezim olacak, yemin ediyorum. Bu kış, bir daha evden çıkmayacağım. Orta kesimlere geldiğimde tam olarak bunu hissediyorum.  Ama burada da yine apartmanlar var? Akıllarının bir kenarında hep ağızlarına bir şeyler tıkmak var. Düzen diyorlar. Allah diyorlar. Vatan. Tahsil. Akşam yemekte ne var? Televizyonda ne var?

Saldırıya karışanların kimlikleri hala belirlenemedi mi? Cumhuriyetin ilanından beri - yaşasın cumhuriyet-hiçbir örgüt suçu üstlenmedi. Lafı eveleyip gevelemeyin yahu, sorun değil. Unuttuk gitti. Kim olsa aynısını yapardı. Dönemin şartları vardı. Şuralar hep işgal edildi ama buralar bir ara fetih de edildi. Abdulmecid’in ”Haremde Goethe” adını verdiği tablosunu gördünüz mü? Osmanlı’nın, torunlar arasında paylaşılamayan mirası için, ülkedeki bütün bando takımları yola çıktı, seslerini uzaktan duyabiliyoruz. Hepsini, ülkenin izbe bir yerlerine çekip, ağızlarına çorap tıkmak istiyorum. İlçeden gelen silah sesleri kesilene kadar kulaklarının dibinde borazan öttürmek, tokmakla kafalarına vurmak istiyorum.

Piyade birlikleri! Havan mermilerini hazır edin! Hayvancılığıyla meşhur bir bölge vardı, şu hani, oraya gidelim diyorum. Sosyal sorumluluk projemizi de yükleriz katırların sırtına. Ne yapacağımıza yolda karar veririz. Kentin tüm çocuklarını toparlarız gider gitmez önce, sonra aklımıza muhakkak bir şeyler gelir. Mesela, burada hiç sinema salonu olmadığı için Şafak Sezer’in filmleri izlenemiyor. Onunla alakalı bir girişim düşleyebiliriz. Çocuklarla bir sinema salonu inşa ederiz, adını Şafak Sezer Sineması koyarız. Açılışa onu da çağırırız, o çocuklara umut verir, çocuklar ona çüklerini gösterir.
Büyük meydandan caddeye çıktığımda, açık bütün kepenkleri kapatmak istiyorum ama yorgun hissediyorum. Yoldan geçen zırhlı araçlar yeni aldığım pantolonumun üzerine kan sıçratıyor.

Bunun hesabını kim verecek, sizi dava edeceğim.

Evime ulaşmak için, sadece biraz daha yürüyeceğim.

Şimdi, rica minnet, artık kara kışı geçireceğim evime gitmek isteyeceğim.

Orada, belli ki daha iyi hissedeceğim.


Eren Karatepe

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Her Şeye Yeniden Başlamak Mümkün Mü?

arzın merkezinden başlayarak senin merkezinden, ilk öptüğümden nefes suyundan ağaçların ayaklandığı yerden konuşurken uzayan boşluklarda...